Êrgenlik döneminde depresyona dikkat!

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:

Günümüzde tüm bireyler için sıklıkla dile gelen depresyon; kişilerin farklı şart ve koşularla yaşadığı ve tedavi edilmediği, görmezden gelindiği takdirde hayatları olumsuz etkileyen süreçler doğurabiliyor. Öyle ki, uzmanlar tedavi edilmeyen depresyonun kronik bir hal alabileceğini ve tekrarlama ile yaşam kalitesinde belirgin bir düşüşe neden olabileceğini vurguluyor.

İSTANBUL (İGFA) - Depresyon konusu ele alındığında,özellikle eğitim süreçleri içinde olan çocuk ve gençlerin yaşadığı ergenlik depresyonunda da erken tanı ve tedavi büyük önem taşıyor. Çünkü sağlıklı bir ruhsal yaşamın yapı taşları, ergenlik döneminde atılıyor.

Aile içi çatışmaya dikkat!

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Sebile Aslı Eke, aile içi çatışmaların beklenenden fazla olmasının depresyon ve kaygı gelişimine zemin oluşturduğunu vurguluyor.Psikiyatrist Dr. Eke: “Ergenlik dönemi, bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaptığı bir süreçtir ve bu dönem biyolojik, bilişsel ve sosyal değişimlerle karakterizedir. Ergenliğin başlangıcı ve sonlanması her bireyde farklı zamanlarda olsa da, genellikle 11-12 yaş ile 19-20’li yaşlar arasındaki dönem, ergenlik dönemi olarak adlandırılabilir. Ergenlik dönemindeki bilişsel gelişimler ile gençler daha karmaşık düşünmeye, gelecek ile ilgili süreçleri daha fazla sorgulamaya başlarlar. Akranları ve aileleri ile iletişimlerinde değişimler olur. Aileleriyle çatışma yaşamaları sıklıkla gördüğümüz gelişim dönemi özelliklerindendir. Bu süreçte aile içi çatışmaların beklenenden fazla olması, depresyon ve kaygı gelişimine yatkınlık oluşturabilir.” dedi.

 “Sosyal izolasyon depresyon belirtisi olabilir”

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Sebile Aslı Eke: “Ergenlik dönemindeki depresyon ve eşlik eden ruhsal bozuklukların tanısını koyarken klinisyen hem genç hem de aileyle görüşür. Öykü alınırken, gencin güncel şikâyetlerinin ne olduğu, ne zaman başladığı, nasıl seyrettiği, daha öncesinde psikiyatrik başvurularının olup olmadığı, eşlik eden tıbbi hastalıklar, gelişim öyküsü, okul ve aile öyküsü ayrıntılı olarak ele alınır. Depresyon tanısı, klinisyen tarafından klinik görüşme ile konulur. Semptomların şiddetini ölçmek ve takip etmek için ise çocuk ve ergenlere özgü depresyon ölçeklerinden yararlanılır.Depresyon tedavi edilmediğinde gençlerin duygusal, sosyal ve akademik gelişimleriolumsuz etkilenir. Akademik başarıları düşebilir, okul reddi ve okulu bırakma görülebilir. Akranlarından uzaklaşma ve sosyal izolasyon artabilir. Ayrıca, alkol-madde kullanımı, kendine zarar verme ve intihar riski yükselir. Depresyon kronikleştiğinde ise ileride tekrarlama ihtimalinin artması ve kişinin yaşam kalitesi önemli ölçüde düşmesi görülen süreçlerdir.  Bu nedenle ergenlik dönemi depresyonunda erken tanı ve tedavi çok önemlidir.

Aileler depresyon belirtileri konusunda bilgili olmalı…

Erken yaşta depresyon tanısı alan çocukların, akrabalarında da depresyonun daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Sebile Aslı Eke, aynı şekilde ailede intihar öyküsünün bulunmasının da çocuk ve ergenlerde depresyon görülme sıklığını arttırdığının altını çiziyor. Uzm. Dr. Eke: “Ebeveynlerinde psikopatoloji olan gençlerde de depresyon gelişme riski artıyor. Annedeki depresyon öyküsü çocuk ve ergenlerdeki depresyon için hem genetik hem de çevresel bir risk faktörüdür.  Olumsuz aile ortamında büyüyen, istismar ve ihmal gibi travmatik yaşantıları olan gençlerde depresyon gelişme ihtimali daha yüksektir.” diyor.

“Ergenlik döneminde gençler; akranları tarafından kabul edilmek isterler ve beğenilme arzusu duyarlar. Akran ilişkisinde zorluk yaşayan gençlerde yalnızlık hissi, özgüven problemleri, sosyal kaygılar sıklıkla görülebilir ve bunların varlığı depresyon gelişimi açısından risk oluşturur. Aynı zamanda akran zorbalığına uğrayan gençlerde de depresyon açısından riski artar. Bu nedenle ebeveynler depresyon belirtileri konusunda bilgili olmalı ve çocuklarındaki değişimlere dikkat etmelidirler.  Bu süreçte aileler, çocukları yargılamadan dinlemeli, gencin anlaşıldığını hissettirmeli ve duygusal olarak yanlarında olmalıdır. Aileler çocuklarında depresyon belirtilerini farkettikleri zaman çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanına başvurmaktan çekinmemelidir.”

Tedavi, depresyonun düzeyine göre belirleniyor…

Hafif düzeyde depresyonda psikoeğitim, destekleyici müdahaleler, okul ve aileyi tedaviye dahil etmek etkili olan yollardır. Orta düzey depresyonda ise bilişsel davranışçı terapi, kişilerarası terapi, kabul ve adanmışlık terapisi (ACT), şefkat odaklı terapi, küçük çocuklarda oyun terapisinden yararlanılabilir. Terapi ile yeterli fayda sağlanamayan bazı olgularda ilaç tedavisi gerekebilir. Kronik ve dirençli depresyon gibi ağır düzeyde depresyon varlığında ise terapiye ek olarak psikofarmakolojik tedaviler kullanılır. İntihar riski olan ve ayaktan tedavi ile yeterli fayda sağlanamayan hastalarda da çocuk ve ergen psikiyatri servisinde yatarak tedavi önerilir.

Ergen Depresyonunun Belirtileri:

Mutsuzluk, keyifsizlik, İçe kapanıklık        Ağlama atakları, sinirlilik ve öfke kontrolünde zorlanma        Yaptığı etkinliklere karşı ilgide belirgin azalma veya hiçbir şeyden zevk alamama (anhedoni).        İştah değişiklikleri(çok kilo verme veya kilo alma)        Uyku problemleri (uyku uyuyamama veya aşırı uyuma        Sakin ve dingin kalmakta zorlanma (psikomotor ajitasyon) veya hareketlerde yavaşlama (psikomotor retardasyon)        Enerji düşüklüğü,kronik yorgunluk, umutsuzluk, karamsarlık        Değersizlik düşünceleri veya aşırı suçluluk duyguları,        Konsantre olmakta zorluk çekme, okul başarısında düşme ve okul reddi        Alkol-madde kullanımı, davranış problemleri        Self mutilasyon (intihar dışı kendine zarar verici davranış)        Tekrarlayan ölüm veintihar düşünceleri veya intihar girişimi.